
" Sanığın 10 yıl hapsine..."
" Sanığın 20 yıl hapsine..."
" Sanığın 30 yıl hapsine..."
" Sanığın müebbed hapsine..."
Dahası bir yargıç; yargıladığı kişinin,
yaşama hakkını elinden alan cezalar da verebilir:
"İdam cezasının, asılarak infazına..." gibi...
Peki bir yargıç;
"İdamını izleyen 90 yıl boyunca da cezalandırılması na..."
şeklinde bir karar verebilir mi?..
Ya da idam kararı; mahkumun ölümünden sonraki
90 yıl boyunca da cezalandırılması nı birlikte getirebilir mi?
Evet; bir zanlı, idam edilerek infazından sonraki
90 yıl boyunca da cezalandırılabilir! ..
*****************************************
Dedem O'nu, dünyanın en büyük hainlerinden biri olarak tanıdı.
en büyük hainlerinden biri olduğuna inanarak yaşadı,
en büyük hainlerinden biri olduğuna inanarak öldü...
Babam O'nu, dünyanın en büyük hainlerinden biri olarak bildi.
hıyaneti hakkında yazılmış romanlar okudu,
hıyaneti üzerine çevrilmiş siyah beyaz filmler izledi,
hıyanet söz konusu olunca; onun adını kullanarak örnekler verdi
ahir ömründe onlarca, belki yüzlerce kez.
Ben de dedem ve babam gibi,
Onun en büyük hainlerden biri olduğuna inanarak,
oğluma da, onun en büyük hainlerden biri olduğunu anlatarak.
50 küsur yıllık bir ömrü ardımda bıraktım.
Bizim ailede olduğu gibi, bütün dünyada da,
dört nesil veya 90 yıl boyunca
`hain' olarak bilinen Hollandalı Margaretha Geetruide Zelle,
15 Ekim 1917 tarihinde, kurşuna dizilerek idam edilmişti.
Ancak dünya bu kadını; `Mata Hari' adıyla tanıyordu. *
Mata Hari'nin aslında bir hain olmadığını,
İşlemediği bir suç nedeniyle yargılanıp, idama makum edildiğini,
Öldürülmesinden 90 yıl sonra, okuduğum bir köşe yazısından**
tesadüfen öğrendim. (Bu yazıyı okumayanlar, Mata Hari'yi
hain olarak bilmeye ve anlatmaya devam edecekler elbette)
Mata Hari'nin aklanışını, köşe yazısından özetle aktarayım;
"1985 yılında Fransız Savunma Bakanlığı'na ait bir binada ilginç bir olay yaşandı. Olay tam yeriyle, Paris'teki Vincennes Şatosu'ndaki Ordu Tarihi Servisi'nin bir odasında geçiyordu.Odada dönemin Savunma Bakanı Charles Hernu, Russel Warren adlı bir yazar ve bazı görevliler bulunuyordu.Görevliler odadaki kasayı açıp bir dosya çıkardılar.Dosyanın üzerinde ağır bir mühür vardı.Charles Hernu, çevresindeki yetkililere baktı ve "Açıyorum" dedi. Mühür kırılıp dosya açıldı. Görevlilerden biri zabıt tuttu.İçindeki evrak yığını, ortaya kondu.Herkes merakla evrakın üzerine eğildi.İçlerinden biri, "Vay canına" dedi.
. . .
O gün açılan dosyada, bütün dünyanın Mata Hari diye tanıdığı Margaretha Geertruida Zelle adlı dansözün casusluk yaptığı iddalarıyla ilgili belgeler bulunuyordu.
. . .Bu belgeleri, Fransız Gizli Servisi'nin o dönemdeki başkanı Yüzbaşı Georges Ladoux hazırlamıştı. Tarih 1917'ydi. Birinci Dünya Savaşı henüz bitmemişti. Yüzbaşı Ladoux, dava sürecini tamamlatmış, mahkeme Mata Hari'yi idama mahkûm etmişti. Mata Hari, bir sabah gün doğarken idam mangasının karşısına çıkarılmış ve dünyanın tanıdığı bu en müthiş kadın casus, kurşuna dizilerek öldürülmüştü. Yüzbaşı Ladoux infazdan sonra davayla ilgili bütün evrakı toplamış, bir dosyaya koydurmuş ve dosyayı ağır bir mühürle kapatmıştı. Dosya aynı gün Vincennes Şatosu'nda ordunun gizli servisine ait bir odadaki sandığa konmuştu. Kasa dikkatle kapatılırken bakanlık kayıtlarına da şu karar düşülmüştü. Dosya, 2017 yılından önce açılmayacaktı. Yani bir kadının hayatına mal olan davanın dosyalarına bir yüzyıl boyunca kimse bakamayacaktı .
. . .
1985 yılında Fransa'da sosyalistler iktidardaydı. Russel Warren adlı bir biyografi yazarı, Savunma Bakanı Charles Hernu'yu ikna etti. Kasa, 2017 yılından 32 yıl önce açıldı. İçindeki dosyalara bakıldığında şu anlaşıldı. Mata Hari casusluk yapmamıştı...Dosyanın incelenmesi bittiğinde Savunma Bakanlığı'nın bir görevlisi şunu söyleyecekti:"Galiba kadın boşu boşuna idam edilmiş." ***"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder