5 Nisan 2008 Cumartesi

HARAMİLERİN SALTANATINI YIKACAĞIZ... TODER'DE GENEL KURULA...



SEVGİLİ ALPER KORKMAZ’IN GURUBA YAZDIĞI YAZI ÇOK ANLAMLIYDI ONA VE ÖZELLİKLE DE GURUBUN TAMAMINA BU YAZIYI YAZMA GEREĞİ HİSSETTİM… GÜN BİRLİK OLMA GÜNÜDÜR GÜN MÜCADELE GÜNÜDÜR…

“Eskiden güzel tiyatro oyunları olurdu ailece giderdik.şimdi bakıyorum tiyatrocu diye lanse edilen kişiler ve senaryolar hep belden aşağı ve ucuz küfür edebiyatı üzerine yoğunlaşmış.ailemle çok istediğim halde tiyatroya gitmeye korkuyorum.çünkü orada çocuklarımın küfürlü ve argo kelimeler duymasını istemiyorum.aslında anlatacak çok şey var ama neyse..siz tiyatrocular ;işinizi düzgün yapsanız akp ye ihtiyacınız kalmaz,gerekli finansı kolayca elde edersiniz zaten..birilerini suçlu göstereceğinize silkinip kendinize bakın...yaptığınız işin tek ilacı sizsiniz...işinizi iyi yapın.” Diyor Alper KORKMAZ

Ağzına sağlık Alper arkadaşım... Eskiden ne güzel tiyatro oyunları vardı giderdik demişsiniz... 12 eylül darbesi bu ülkenin üzerinden silindir gibi geçti.. 12 Eylül öncesinde tiyatro altın dönemini yaşadı ve çok tiyatro ve birbirinden güzel oyunlar sergilendi çokta iyi oyuncular yetişti. 80 sonrası bu nitelikli insanların bir çoğu tiyatro yapmanın koşulları olmadığı için yapamadılar...

Tiyatro yapmanın koşulları niye yoktu? Sanat özgür ortamlarda gelişir.. 12 Eylülle beraber bir kere tiyatronun Anadolu ya ulaşmasında köprü vazifesi gören dernekler kapandı.. Tiyatro Anadolu ya ulaşamaz oldu ve yavaş yavaş kalk sanatından koparılmaya başlandı. Yasaklar ve sansür nedeniyle de tiyatro yapmak zorlaştı. Bu süreçte aklı başında oyunlar sergileyebilecek olanlar bu işin koşulları olmadığı için ve tiyatroyu sadece karın doyurma aracı olarak görmediklerinden. İşlerine saygısı olan ve sanatçı titri olan insanlar yapmamayı yeğlediler..

Tiyatro yapmaktan başka bir yeteneği olmayanlar.. Israrla bu işi sürdürmek istediler elbette tiyatronun da yaşaması lazımdı.. Ama düzene uymasalar ve direnerek yapsalardı belki de bir takım bedeller ödeme pahasına tiyatroyu yaşatacak ve ayakta tutacaklardı. Öyle olmadı 80 den sonra ya yaptıkları işin içini boşalttılar yada yardım tiyatrosu olmayı seçip 80 den sonra devletin dağıttığı ulufeden nemalanmak adına az kadrolu oyunlar sergileyerek devletten aldıkları paraları repolarda değerlendirme yolunu seçtiler.

Bu süreçte gerek tiyatroda oyun anlamında vede yeni insan malzemesinin yetişememesi yüzünden oyuncu anlamında ciddi bir gerileme ve entelektüel seviyenin azalması gözlenmeye başladı.. Yanına üç beş kişi toplayan ben tiyatroyum diye ortaya çıkmaya başladı.. Ve zaten kurumlaşma sıkıntısı olan tiyatro kurumlaşamadı. Kurumlaşamamakla beraberde kendi özgün kuramını da üretemedi.. Popülizm hakim olmaya başladı... Ya popüler kadrolarla popüler prodüksiyonlar yapıp tiyatronun metalaşmasına hizmet edeceksiniz yada yaptığınız işin içini boşaltacaksınız.. İkisinden biri dayatıldı.. Tabi birileri hemen işin kolayını buldular ve kimin ekmeğini yersem onun borusunu çalarım babından borazancılık yapmaya başladılar... Karınları doydu belki para kazandılar ama tiyatroculuklarını kaybettiler.

Ben bu konuda söyleyecek ve yazacak çok şeyi olan bir insanım... Tiyatro adamıyım... Her türlü platformda da saatlerce tartışabilirim... Ama tartışacağım insanlarla aynı düzeyde ve aynı düzlemde değilsem tartışmam.. O yüzden bunlar benim son cümlelerim olacak... Tiyatronun sorunları yada tiyatronun dünü bu günü yarını gibi bir gurup yada platform olabilirse orada en demokratik bir biçimde üslubunuzu ve tarzımızı koruyarak tartışabiliriz.. Bence bunları konuşmanın sorgulamanın ve tartışmanın zamanı geldi de geçiyor bile... Öncelikle belki oturup kavramları yeniden konuşabilir ve kavramlar üzerinde netleşebiliriz. sanatçı kavramını ve tiyatronun ne olduğunu öncelikle konuşalım bence..


Evet önce kendimizi sorgulamalıyız.. Kabahatin çoğu bizim.. Biz buraya bağcıyı dövmeye gelmeyelim.. bağa sahip çıkalım bu güne kadar örgütümüze sahip çıkamadığımız için bizim bıraktığımız boşluğu birileri doldurdu.. Sahip çıkalım... bağcıyı bırakıp bağı işgal edelim ele geçirelim sahip çıkalım.. Bu emektir bu kavgadır.. Gelin arkadaşlar kavgamızı genel kurulda yapalım ve TODER 'i genel kurula götürelim.


Tiyatroya seyirci gelmiyorsa seyirciyi suçlamak ve halk tiyatroya ilgisiz demek yerine şapkalarımızı önümüze koyup düşünmeliyiz.. Hangimiz 12 eylülden sonra tiyatro yapabildik... Yada yapılanların kaç tanesi tiyatroydu.. 80 den sonra çok yaygın ifadeyle her şey merdiven altlarında üretilir oldu buna tiyatroda dahil... Oyuncusu dekoru ışığı idare yeri olmayan kurumlaşamamış... Bireysel çıkarlara hizmet eden işlerin kaç tanesi tiyatroydu.. Neden hep seyirciyi suçluyoruz seyirciye ne verdik onun önüne sürüp te tiyatro diye adlandırdığımız şeyin tiyatro olmadığını bakın arkadaşım ne kadar güzel ifade etmiş "eskiden tiyatrolar vardı güzel güzel oyunlar oynanırdı" diyor.. Evet Tiyatro eskiden VARDI... Şimdi de ve her zaman var olacak..
RAMP IŞKLARIMIZ SÖNMESİN.. SPOTLARIMIZ HER ZAMAN YANSIN..
ÇÜNKÜ ONLAR EN ÇOK TİYATRO SPOTLARINDAN KORKARLAR…


Yunus Emre güzel bir deyişle anlatmış bunu...
"HALKI TANEYLEMEK NEMİZ BİLCÜMLE VEBAL BİZDEDİR...
Ve açsak, yorgunsak, Alkan içindeysek eğer Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak Kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.Nazım Hikmet

Sayın Nedim Saban'ın istifasını da yerinde bulmuyorum. Bu işin kolayını seçmek yada kavgadan kaçmaktır.. Hayır arkadaşlar biz kalıp adam gibi dövüşeceğiz.. GENEL KURULDA...Şimdi yapılacak şey üye olmayanların üye olmaları üye olanların üyeliklerini tazeleyerek derneği genel kurula götürecek çoğunluğu sağlamaktır... Üye olma işlemleriniz için Ali Yaylı gereken yardım ve kolaylığı gösterecektir... EMEKÇİLER ELELE GENEL KURULA... MEVZİ SAVUNMASI YAPACAĞIZ VE TODERİ GERÇEK SAHİPLERİ TİYATRO EMEKÇİLERİ KAZANACAKTIR...

Ve açsak, yorgunsak, Alkan içindeysek eğer Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak Kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.Nazım Hikmet

Bir diriye bağırsaydın elbette duyururdun,Neylersin ki,senin bağırdığındaHayattan eser yok.Yok mu gerçekten hiçbirinizde hayattan eser? Boşa mı gitti gerçekten de çağrım?Kaldır başını kan uykularındanBöyle yürek, böyle atardamar Atmaz olsun.Ses ol, ışık ol , yumruk olKarayeller başına indimeden çatını
(yada kara eller geçirmeden başına çarşafı)Sel suları bastığın toprağı parça parçaAlıp götürmeden denizlere
(yada babalar gibi satmadan ellere)Çabuk ol.Yollar kesilmiş, alanlar sarılmışAlıcı kuşlar fırıl fırıl tepende.Benden geçti mi demek istiyorsun,Aç iki kolunu iki yana;Korkuluk ol.Rıfat ILGAZ.Sen dokuz şubat ta Sıhhiye de olmayan, sen kan uykusundaki, yaptın mı tercihini korkuluk musun? Yoksa ses mi, ışık mı olacaksın? Olacaksan artık ne zaman olacaksın? Devrim muhafızları kapına dayandığında mı? Elini taşın altına sokmanın zamanı geçeli on yıllar oluyor hala uzatmayacak mısın parmağını? Sen değilse kim, şimdi değilse ne zaman? Hala eksi 30 derecede mermi altında, kar üstünde vatan savunan askerden mi bekleyeceksin her şeyi, yada namlu ucunda adalet dağıtıp, rejim kollayan bir avuç hakimden mi? Hani Sıhhiye ye kadar gelme zahmetine katlanıp destek vermediğin arkandayız demediğin insanlardan mı?Uyan artık kan uykusundan bak ne diyor İtalyan Atatürk ün başına türban taktılar La Stampa. Ölüm zillet midir artık sana bunun yanında?Beyler bu vatana nasıl kıydınız?Günü gelir çark düzüne çevrilir, Günü gelir hesabınız görülür, Günü gelir hesabınız sorulur. Nazım HikmetHesap sorulacak sanır mısın ki sadece Akp lilerdir?
Hesabın büyüğünü senden soracak ey sen kan uykusundaki; bu ülke, bu ülkenin geleceği çocukları neredeydin sen bütün bunlar olurken diye. Ne diyeceksin o gün hava soğuktu kar yağacak dendi, provakasyon olacak itiş kakış olacak dendi mi diyeceksin eksi otuz derecede, karlar üstünde şehit düşen Mehmet e karşına dikildiğinde? Yarın çocuğun karşına dikildiğinde neredeydin anne, baba dediğinde çalışıyordum yazın tatile gidebilmek için kullanamadım iznimi mi diyeceksin? Ben korkuluktum mu diyeceksin nasıl bakacaksın yüzüne ey kan uykusundaki?
Asıl hötülük kötülüğe karşı durmamaktır..Bir çeşme başına bi testi koysalar,Kırk yıl anda dursa, dolası değil.Yunus EMREHer rüzgarda otlar gibi eğilip bükülürsen,Dağ bile olsan bir ota değmezsin.MevlanaAnla artık uyuyarak yapılamaz hiçbir şey ben kırk yıl bağırsam Sıhhiye de, Tandoğan da, Taksim’de, Kadıköy’de…o karşı darbe dönesi değil, sen dağ olduğunu farketmeden.
O meydanlar onbinlerle değil milyonlarla sayılmadıkça, sesini sesime katmadıkça. Ne bekliyorsun karısı erkek görünce kafasını halıların altına sokan Haşim Kılıç ın başkanlığındaki Anayasa Mahkemesi üyelerinden hala Sıhhiye deki bir avuç insana güvenip kafalarını taşın altına uzatmalarını mı? Şehidinin kanı daha kurumamış Yargıtay ın kan uykusundakilere güvenip tekrar şehadeti göze almasını mı bekliyorsun hala? Şimdi bana 14 nisan masalları mı anlatacaksın yoksa milyonları topladık da ne oldu diye? Ne mi oldu? Tüm dünya gücümüzü gördü, ordu, yargı yalnız olmadığını hissetti bugünün aksine. Hala 22 Temmuz mu diyeceksin bana? Peki ne yaptın 14 nisanla 22 temmuz arasında onu anlat bana.Yıllardır kandırılıp borçlandırılmış millete istikrar yalanları söylenirken, istikrar bozulursa yanarsın masalları anlatılırken ne yaptın? Meydanlardaydım ya yetmez mi mi diyeceksin. Bağırdım çağırdım bitti işim mi diyeceksin? Yada mitingler ters tepti, askerin müdahalesi akp ye yaradı masalına inacak kadar safım mı diyeceksin? Seni kan uykusundan uyanmaya sesini sesime, gücünü gücüme, emeğini emeğime katmaya ama önce burada olduğunu kanıtlamaya, bizim için çalışanlara yanındayız demeye çağırıyorum. Yoksa yine meydanlarda görünüp kaybolmaya değil kan uykusundan uyanmaya, çalışmaya parmağınla bile olsa taşın altına girmeye .Cesaretli olmak iyidir, çekingen olmak kötüdür. Çünkü yazgı,üstünde egemenlik kurmayı umanların bir cengaver gibi davranmasını ister.Em. Org. Osman PamukoğluÜlkenin yazgısı geriye döndü ve biz seyrettik, seyretmenin uyumanın zamanı geçeli yıllar oluyor zaman, son zaman şimdi; ya hemen, ya hiç. Cumartesi orada olmayanların verecek kabul edebileceğim bir cevabı yok.Artık tek cevap meydanlarda, derneklerde, STK larda, hatta partilerde olmakta.Tek özür, tek yol ve tek kurtuluş bu artık.Ve açsak, yorgunsak, Alkan içindeysek eğer (ve Mustafa Kemal üç kuruşluk İtlyan ın diline düştüyse eğer)Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak Kabahat senin,  demeğe de dilim varmıyor ama Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.Nazım Hikmet Benim dilim varıyor maalesef vatan şairi ve eminim sen de görseydin eğer bugünleri, koca Gazi Kemal e türban giydirmişler cüretinin bir İtalyan a verildiğini görseydin eğer senin de dilin varırdı eminim. Orada olmayanlar olsam ne değişirdi diyenler; eğer orada onbinler değil en az beş milyon inanmış insan olsaydık 555K nın korkusunu üzerinden atamamış çakal sürüsünün eli varmazdı o paçavra tasarıya evet demeye . Ve olmadığımız için sadece internette yada facebook da boy göstermeyi yeterli bulan sen orada olmayan kabahatin hepsi sende !!Ey Vatan!Arkadaşlar Uykularından Uyansın,Uyuyarak Yaşanmaz.Karanlığı Güneş Boğar.Uyanın, Uyanın, Uyanın Artık Kan Uykusundan!!!!!!!!

Hiç yorum yok: